Saf Aklın Eleştirisi’nde(Kritik der reinen Vernunft) Erek (Türkçe/In Turkısh)

May 29, 2017 | Author: Adil Bahadir | Category: Philosophy, Epistemology, Immanuel Kant
Report this link


Description

Saf Aklın Eleştirisi'nde(Kritik der reinen Vernunft) Erek
Immanuel Kant'ın Saf Aklın Eleştirisi (Kritik der reinen Vernunft) Eserinin Erek Bakımından İncelemesi
Kant ünlü kitabı Saf Aklın Eleştirisi'nde gelecekteki felsefe anlayışına yön verecek olan Propedeutik yaklaşımın müjdesini vermektedir. Yazdığı bu eser aklın sınırlarını ortadan kaldırıp, tüm fenomen ve numen dünyasının olgusal ve örülü bir biçimde sadece us yardımı ile anlaşılabileceğini savunan –artık doğmacılığa kadar ilerlediğini belirttiği- rasyonalistlere ardılı olarak da metafizik sorunlara kulak asmayarak ilgisizleşmeye çalışan kimselere bir yanıt niteliğindedir. Burada yanıt verme ihtiyacı hissetmesinde iki ana neden göze çarpar.
Metafizik sorunlara kulak asmayan/ilgisizleşmeye çalışan kişilere yönelttiği eleştiridir. Bu eleştiri Kant'ın bu sorunları insan doğasının bir parçası olarak görmesi ile yakından ilgilidir.
Rasyonalistlere yönelttiği eleştirisi usun rasyonalistler tarafından abartıldığı yönündeki düşüncesidir.

Kant'ın ele aldığı iki sorunu da ortaya koyduktan sonra yapılması gereken şey bu iki hedefin açıklanmasında Kant'ın metafiziğe ve insan usuna bakış açısının verilmesidir.

Kant'ın Metafiziğe Bakış Açısı
Sıkça bahsedildiği gibi Immanuel Kant metafizik sorunları insan usunun doğasının bir sonucu olarak görür. Ona göre bu sorunlar insan usu tarafından insana yöneltilir. Kant bu sorunları insanın bilme hırsına bağlamaz. Bundan dolayıdır ki insan kendisine verilmiş olan duygular dünyasını aşarak kendi varoluşunu ve varlığını sorgulamak ister.

Kant'ın metafizik sorunlardan kastını biraz daha net belirtmek isteyecek olursak; insan doğasında bulunan hatta us ile birebir anlaşma içerisinde bulunan ancak deneyim ile pekişen ve pekiştikçe daha da yükselen bir esrime sorunlar bütünüdür.
Kant'a göre bu sorunların insan usu tarafından çözümlenme ile kurtarılması olanaksızdır. Us bu sorunlara ait numenleri deneyimle elde edemediğinden dolayı üzerine düşünme yetisi sınırlıdır. Bundan dolayı, metafizik unsurlar ve sorunlar insan usu tarafından cevapsız bırakılır. Ancak bu cevapsız bıraktığı sorular kendi doğasının ona sunduğu sorulardır. Bundan dolayı Kant bu tür metafizik sorunların bu kadar kolay bir biçimde açıklanamayacağı kanaatindedir. Bir dönem "Bilimlerin Kraliçesi" olarak nitelendirilen metafiziğin o dönemki durumu Kant'ın da gözüne çarpmaktadır. Nitekim bu "Kraliçe", Locke gibi metafiziğin tüm sorunlarını çözdüğünü düşünen ancak sadece boş savlar haklı gibi anlaşılan yahut deneyimin ayak takımı haline getirilen bir önermeler bütününe dönüşmüştür. Bundan ötürü Kant O'nu(Metafiziği) meşhur Heküba'ya benzetmiştir.

Kant'ın Usa Bakış Açısı
Bu başlık altındaki incelememe başlamadan önce Kant'ın felsefenin amacı hakkında "Salt Aklın Eleştirisi" kitabındaki tanımını vermekle yanılgıya düşmeyeceğim umudundayım. Kant'ın burada felsefeye yüklediği anlam da konu ve amaç başlıklarının altını doldurmamızı net ölçüde kolaylaştırır. Bu konuda yaptığı tanım şu şekildedir :
"… ve felsefenin görevi yanlış yorumlamadan doğan aldatmacaları ortadan kaldırmaktı, üstelik bu öylesine övülen ve sevilen kuruntuların yitmesine yol açsa bile"
Bu noktada yöntemine çok uygun bir felsefe tanımı yaparak ereğini bir nevi belli eder.
Kant ilk olarak saf usun eksiksizliğine değinir. Bu konuda ortaya attığı en büyük iddia "saf usun, kendi doğasının ona yönelttiği tüm sorunlara yanıt verebilecek yeterlikte olmasıdır." Hatta Kant iddiasında ileri gider ve "eğer böyle olmasaydı –en azından bir tane bile aksi çıksaydı- ilke tümüyle bir kenara atılırdı." Tezini öne sürer. Ardından kalan hiçbir sorun için güvenilir hale gelmemesi bu olumsuzluğun sebebi halini alır. Kant bu iddiasını pekiştirmek için şöyle bir benzetmede bulunur: O'na göre yargı ve düşünme mekanizması mahkemeye benzer. Bu mahkemeden beklenti haklı savlara güvence verirken, temelsiz savları bir kenara atmasıdır. Bunu yapacak olan mahkeme "Saf Aklın" kendisidir. Burada yargılayacağı bilgiler "tüm deneyimlerden bağımsız" uğruna çabalayabildiği bilgiler olacaktır. Bu mahkeme bir başka zorlu görevi de üzerine alarak metafizik unsurların olanaklığını belirledikten sonra, aklın kaynaklarını, alan ve sınırlarını çizecektir.
Kant bu yöntem ile usun yanılgılarını çözebileceği iddiasını ortaya atar. Ancak bu örnekten yola çıkarak yapılabilecek yanlış anlaşılmalara sebebiyet vermemek için Kant'ın metafizik kavramları açıklama gibi bir ereği olmadığını yinelemek istiyorum. Zaten Kant, Saf Aklın Eleştirisi'nde "Deneyimin sınırlarını genişletme" gibi bir söz vermenin kendisini aşacağını belirtir. Bu konuda yalnızca yalın us ve onun arı düşünceleri ile ilgileneceğini belirtir.
Kant araştırmalarında kullanacağı araç olarak direkt olarak mantığı verir. Bu yöntemsel incelemesi için çok büyük bir avantajdır. Çünkü Kant saf aklı, aklın kendi metodu ile içten fethetme uğraşısındadır. Günümüzde de bilinen adıyla Truva Atı ile neredeyse aynı örneğe tekabül eder. Ancak Kant'ın buradaki durumunda saf aklın işleyiş mekanizmasını ona karşı uygulayarak adeta Us'u indirger. Bu indirgemenin sonucu, analiz edilmiş yalın bir us ve onun doğurduğu düşünceler olacaktır. Amacı; Deneyimden uzak saf usu incelemek olacaktır. Aslında bu yöntem cesurca seçilmiş, zor bir yöntemdir. Buna rağmen Kant zoru başarmak adına saf usu, salt mantık ile inceler.
Araştırmalarında başka bir önemli konu olarak "Anlak(Zekâ) yeteneğini temellendirme ve sınırlarını belirlemek" amaçlı Aşkınsal Analitik araştırmalarından olan "Arı Anlak Kavramlarının Çıkarsaması"na değinir. Arı ve deneyime tabii olmamış bilme duygusunun analitiğe ve mantığa dayandırılarak eleştirel felsefeden geçmesi, metot olarak bilime benzemese de mantık ve zekânın kendini analiz edebilmesinden dolayı muazzam bir yöntem olarak göre çarpar.
Kant bu başlığın altında usa yönelik iki amacını irdeler:
Arı anlağa bağlı nesneler ve ona bağlı a Apriori kavramların detaylıca incelenmesi ve kavranması.
Arı anlağın direkt olarak kendisi, olanakları ve kendine dayandırdığı bilgi yetilerinin neler olduğu bilgisine ulaşılması.
Kant ilk amacını "arı usun özüne değin indirgemeyle" gerçekleştirir. –Kant bu noktadan sonra iki noktanın saf bilgi için şart olduğunu savunur. Bunlar pekinlik (kesinlik, üzerinde kuşkuya yer bırakmayacak derecede bilme) ve duruluktur.- Çünkü incelenen arı anlak ve onun pekinlik özelliğini mutlak suretle edinimde bulunan Apriori anlaksal bilgi ile örtüşmek zorundadır. Bundan dolayı özselliğini tanıtlama mecburiyetine gerek duymadan ifade etmektedir.
İkinci amacını ise öznel olarak irdeleyen Kant, bu incelemenin öznelliğinden dolayı "Hipotez" olarak görülmemesini ister (Kant'ın burada pekinliği "hiçbir sanıya izin vermeyecek, hatta önsav (hipotez) ile benzerliği bulunan tüm yargıları saf dışı bırakarak araştırma dışına çıkaracak" bir araştırma ilkesi olarak tanımlar. Devamında ise "Usa ait a Apriori bilgilerin saltık olarak sayılma isteminden dolayı Apriori bilginin apodiktik önerme ile pekinliğin bir ölçütüne mutlak suretle sahip olması gerektiği bu bilginin standartları içerisindedir." önermesi ile pekinlik savını tanıtlar.) Çünkü bu açımlamalarda hipotez kullanımı arı usun içerdiği bir bilgiden öte sanrı olarak değer kazanmaktadır. Kant, Arı Usun içermeyeceği bir anlak ürünü olarak hipotezi açımlamalarına bir malzeme olarak eklemek bir yana dursun elden çıkarmaya uğraşmaktadır.
Son söz olarak bu çalışma her ne kadar özsel bir irdelemeye tabii tutulsa da amaç olarak asıl sorunun özselliğinden uzak bir durumda kalmaktadır. Çünkü asıl sorun "Deneyimden bağımsız olarak anlak ve us neyi, ne denli bilebilir" sorusudur.


Kaynakça:
Kant, I. (2015). Arı Usun Eleştirisi (A. Yardımlı, Çev.) İstanbul: İdea
Heimsoeth H. (2014) Kant'ın Felsefesi (T.Mengüşoğlu, Çev.) Ankara: Doğubatı
Hançerlioğlu O. (1989) , Felsefe Sözlüğü, İstanbul: Remzi
Güçlü, A. ve Uzun, E. ve Uzun, S. ve Yolsal, H. (2008). Felsefe Sözlüğü. Ankara: Bilim ve Sanat Yayınları
Mengüşoğlu T. (2004) Kant ve Scheler'de İnsan Problemi. Ankara: Doğubatı








İlgili makale İzmir Buca İnci-Özer Tırnaklı Fen Lisesi Felsefe Dersi ödevi olarak ders öğretmeni Mehmet Mutlu'ya 272 numaralı, 11D sınıfı öğrencisi Adil Bahadır tarafından kaleme alınmıştır.
Bu incelemede referans alınmış eser ve çeviri bilgileri şu şekildedir. [Kant, I. (2015). Arı Usun Eleştirisi (A. Yardımlı, Çev.) İstanbul: İdea]
(Kant, 1781 s.17)
(Kant, 1781 s.17)
[Başlık]
[Konu]



Comments

Copyright © 2024 UPDOCS Inc.